Deprem önceden belirlenebilir mi?
Bilim adamları bu konuda ayrılığa
düşüyorlar. Kimine göre, "Hayır, deprem önceden anlaşılamaz!", kimine
göre de "Evet, anlaşılabilir.." Nitekim, Japonlar bu işte epey
ilerideler.
Kanımca, kesin olarak depremin yeri,
gün ve saatini anlamak, henüz mümkün değil. Ama, evet ama, doğaya biraz dikkat
edilirse, depremin vurmasından bir müddet önce, deprem vuracağının sinyallerini
veriyor.
Bu sinyaller nelerdir?
İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik
Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Prof.Dr.
Ahmet Ercan, bu konuda çalışmaları olan bir bilim adamı. Kendisinin Temmuz
2000'de yaptığı açıklama şöyle:
Doğanın deprem
ihbarı
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Ekonomist Dergisi'ne, doğadaki ‘‘deprem öncesi işaretler’’i anlattı. Prof. Ercan'ın araştırması, doğada depremi önceden bilebilmenin işaretlerinin varlığını ortaya koyuyor.
EKONOMİST Dergisi'nin 16-22 Temmuz 2000 tarihli 2000/29 sayılı nüshasında, depremin önceden bilinmesine yardımcı olan göstergeler üzerine yapılmış bir araştırma yayımlandı. Prof.Dr. Ahmet Ercan'ın yaptığı bu araştırmaya göre, depremi önceden haber veren tam 57 farklı gösterge var.
Doğadaki birçok değişimin ipucu olabileceğinin belirtildiği haber, İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan'ın yaptığı bir araştırmaya dayanıyor. Ercan'ın yaptığı araştırmaya göre, depremin önceden bilinmesine yardımcı olan birbirinden farklı tam 57 gösterge bulunuyor.
Uzmanlar, söz konusu bir depremin önceden bilinemeyeceğini hemen her gün dile getirirlerken, Prof. Ercan araştırmasında doğada ve hayvan davranışlarında meydana gelen değişimlerin, depremin habercisi olabileceğini belirtiyor.
Böcek ve hayvan davranışları (1 saat-3 gün öncesi)
At, eşek, inek: Tasmalarını koparırlar. Ahır kapılarından dışarı çıkmak isterler. Tepelere doğru koşarlar.
Tavşan ve fare: Yapıların üst katlarına kaçışırlar. Direklere tırmanırlar. Yere inmek istemezler.
Domuzlar: Hızla yukarıya doğru koşarlar. Toprağı delicesine eşelerler.
Kediler: Kutu ya da çöp bidonu içine atlarlar. Top gibi sıkışıp, şiddetle titrerler.
Köpekler: Korku dolu havlarlar.
Balıklar: Göl ya da deniz tabanının ısınması sonucu yüzeye yakın yüzerler. Yılan balıkları ortadan kaybolur.
Ölü balık: Balıklar nedensiz bir şekilde ölürler.
Ördek, kaz, kuğu: Göle girmek istemezler. Göldekiler ölebilir.
İpek Böcekleri: Arka arkaya dizilirler.
Yengeç: Plajda yengeçler dolaşır.
Martılar: Çembersel olarak uçarlar.
Büyükbaş hayvanlar: 3-4 gün önce elektromagnetik ışınlardan etkilenmeye başlarlar.
Karıncalar: Yuvalarından dışarıya çıkarlar.
Gökyüzündeki değişimler (1 saat - 1 hafta öncesi)
Deprem ışıkları: Güneşin yeni doğup batışı gibi ışık hüzmeleri görülür.
Alev topları: Yanan bir kibrit alevi gibi alev topu görülür.
Deprem bulutları: Açık havada, kırılacak bölgenin üzeri bulutlanır.
Yıldırımlar: Olağan dışı mor, yeşil, kırmızı, mavi, pembe renkli oluşumlar görülür.
Gökkuşağı: Açık havada kısa gökkuşağı oluşur. Bunda yeşil, siyah, mavi renk egemendir.
Hava sıcaklığı: Havada aşırı sıcak ve sıkıntı meydana gelir.
Ay, yıldızlar: Parlak bir gökyüzü içinde yıldızlar elde tutulacak kadar yakın görünür.
Uğultu: Yerden anlam verilemeyen bir uğultu duyulur.
Bitki ve ağaç değişimleri (1 - 3 ay öncesi)
Meyve ağaçları: Erken çiçek açar ve erken meyve verir.
Ot ve ağaç dalı: Yüzeyleri kızarır, yanar.
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Ekonomist Dergisi'ne, doğadaki ‘‘deprem öncesi işaretler’’i anlattı. Prof. Ercan'ın araştırması, doğada depremi önceden bilebilmenin işaretlerinin varlığını ortaya koyuyor.
EKONOMİST Dergisi'nin 16-22 Temmuz 2000 tarihli 2000/29 sayılı nüshasında, depremin önceden bilinmesine yardımcı olan göstergeler üzerine yapılmış bir araştırma yayımlandı. Prof.Dr. Ahmet Ercan'ın yaptığı bu araştırmaya göre, depremi önceden haber veren tam 57 farklı gösterge var.
Doğadaki birçok değişimin ipucu olabileceğinin belirtildiği haber, İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan'ın yaptığı bir araştırmaya dayanıyor. Ercan'ın yaptığı araştırmaya göre, depremin önceden bilinmesine yardımcı olan birbirinden farklı tam 57 gösterge bulunuyor.
Uzmanlar, söz konusu bir depremin önceden bilinemeyeceğini hemen her gün dile getirirlerken, Prof. Ercan araştırmasında doğada ve hayvan davranışlarında meydana gelen değişimlerin, depremin habercisi olabileceğini belirtiyor.
Böcek ve hayvan davranışları (1 saat-3 gün öncesi)
At, eşek, inek: Tasmalarını koparırlar. Ahır kapılarından dışarı çıkmak isterler. Tepelere doğru koşarlar.
Tavşan ve fare: Yapıların üst katlarına kaçışırlar. Direklere tırmanırlar. Yere inmek istemezler.
Domuzlar: Hızla yukarıya doğru koşarlar. Toprağı delicesine eşelerler.
Kediler: Kutu ya da çöp bidonu içine atlarlar. Top gibi sıkışıp, şiddetle titrerler.
Köpekler: Korku dolu havlarlar.
Balıklar: Göl ya da deniz tabanının ısınması sonucu yüzeye yakın yüzerler. Yılan balıkları ortadan kaybolur.
Ölü balık: Balıklar nedensiz bir şekilde ölürler.
Ördek, kaz, kuğu: Göle girmek istemezler. Göldekiler ölebilir.
İpek Böcekleri: Arka arkaya dizilirler.
Yengeç: Plajda yengeçler dolaşır.
Martılar: Çembersel olarak uçarlar.
Büyükbaş hayvanlar: 3-4 gün önce elektromagnetik ışınlardan etkilenmeye başlarlar.
Karıncalar: Yuvalarından dışarıya çıkarlar.
Gökyüzündeki değişimler (1 saat - 1 hafta öncesi)
Deprem ışıkları: Güneşin yeni doğup batışı gibi ışık hüzmeleri görülür.
Alev topları: Yanan bir kibrit alevi gibi alev topu görülür.
Deprem bulutları: Açık havada, kırılacak bölgenin üzeri bulutlanır.
Yıldırımlar: Olağan dışı mor, yeşil, kırmızı, mavi, pembe renkli oluşumlar görülür.
Gökkuşağı: Açık havada kısa gökkuşağı oluşur. Bunda yeşil, siyah, mavi renk egemendir.
Hava sıcaklığı: Havada aşırı sıcak ve sıkıntı meydana gelir.
Ay, yıldızlar: Parlak bir gökyüzü içinde yıldızlar elde tutulacak kadar yakın görünür.
Uğultu: Yerden anlam verilemeyen bir uğultu duyulur.
Bitki ve ağaç değişimleri (1 - 3 ay öncesi)
Meyve ağaçları: Erken çiçek açar ve erken meyve verir.
Ot ve ağaç dalı: Yüzeyleri kızarır, yanar.
Küstüm çieği (mimoza): Gündüz, deprem öncesi pörsür.
Deniz ve göl değişimleri (1 saat - 2 hafta öncesi)
Su basması: Bir iki hafta önceden kıyıları deniz basar.
Su çekilmesi: 1 ile 5 saat öncesinden deniz kıyıdan çekilir.
Dalgalar: 1 ile 5 saat öncesine kadar çarşaf gibi düz olan denizde, gemi geçmiş gibi dalgalar oluşur.
Deniz ve göl değişimleri (1 saat - 2 hafta öncesi)
Su basması: Bir iki hafta önceden kıyıları deniz basar.
Su çekilmesi: 1 ile 5 saat öncesinden deniz kıyıdan çekilir.
Dalgalar: 1 ile 5 saat öncesine kadar çarşaf gibi düz olan denizde, gemi geçmiş gibi dalgalar oluşur.
Düz deniz: Deniz çarşaf gibi düzgün olur.
Hava kabarcığı: Deniz ya da gölde bolca hava kabarcığı görülür.
Isınma: Deniz tabanındaki ısınmadan dolayı suyun ısısı da normalin üzerine çıkar.
Yeraltı suları değişimleri (1 saat - 3 ay önceden)
Su verimi: 1 ile 4 litrelik verim artışı olur.
Basınç artışı: Su basıncında 1-1.5 barlık artış olur.
Su sıcaklığı: Olağan sıcaklığın 1-2 derece üzerinde ısınır.
Yeni kaynak: 1 ile 2 hafta öncesinden yeni kaynak oluşur ya da var olan kaynak kuruyabilir.
Su gazları: Karbondioksit, metan ve radon gazı içeriği artar.
Su tadı: Su acılaşır ya da tatlılaşır.
Suda koku: Çürük yumurta ve kükürt kokusu gelir.
Su kimyası: İletkenlik, radon, civa, helyum, karbondioksit artışı gözlenir.
Kabarcıklar: Su içinde hava kabarcıkları oluşur.
Dere suları: Kesilir, kurur ya da çoğalır.
Hava kabarcığı: Deniz ya da gölde bolca hava kabarcığı görülür.
Isınma: Deniz tabanındaki ısınmadan dolayı suyun ısısı da normalin üzerine çıkar.
Yeraltı suları değişimleri (1 saat - 3 ay önceden)
Su verimi: 1 ile 4 litrelik verim artışı olur.
Basınç artışı: Su basıncında 1-1.5 barlık artış olur.
Su sıcaklığı: Olağan sıcaklığın 1-2 derece üzerinde ısınır.
Yeni kaynak: 1 ile 2 hafta öncesinden yeni kaynak oluşur ya da var olan kaynak kuruyabilir.
Su gazları: Karbondioksit, metan ve radon gazı içeriği artar.
Su tadı: Su acılaşır ya da tatlılaşır.
Suda koku: Çürük yumurta ve kükürt kokusu gelir.
Su kimyası: İletkenlik, radon, civa, helyum, karbondioksit artışı gözlenir.
Kabarcıklar: Su içinde hava kabarcıkları oluşur.
Dere suları: Kesilir, kurur ya da çoğalır.
Nitekim, geçmişteki gazete haberleri
de bu saptamaları doğruluyor::
Marmara'yı sarsan büyük depremin Yalova Kaplıcaları'nda 2 Ağustos'ta
sinyal verdiği ortaya çıktı
Faruk Kırtay, Cumhuriyet, 4.9.99
Faruk Kırtay, Cumhuriyet, 4.9.99
Deprem
'geliyorum' demiş
YALOVA - Marmara'yı sarsan büyük
depremin, 2 Ağustos'ta sinyal verdiği ortaya çıktı. Yalova/Termal Kaymakamı
Kasım Esen , 2 Ağustos 1999 tarihinde Termal Kaplıcaları'nda zemin değişikliği
görüldüğünü, zeminin çatlayarak yeni kaynak sularının ortaya çıktığını, bu gelişme
üzerine bir tutanakla durumu tespit ederek Sağlık Bakanlığı ve Turban Genel
Müdürlüğü'ne bildirdiğini söyledi.
Esen, İTÜ'den inceleme yapılması
istenildiğini, ancak kendilerine, incelemenin 17 Ağustos'ta yapılacağının
söylendiğini ve aynı günde depremin gerçekleştiğini açıkladı.
Termal Kaplıcaları'nda, fizik-tedavi
ve taşıdığı kimyasal özellikleri nedeniyle etkili olduğu hastalıklar açısından
Sağlık Bakanlığı'nın denetiminde bulunan ve Turban tarafından işletilen Yalova
Termal Kaplıcaları'nda yıllardan bu yana yüzeye 60 derece olarak çıkan kaynak
suyunun, depremden bir hafta önce 80 dereceye çıktığını ve her zaman temiz akan
kaynak suyunun çamurlu aktığını, bunun Yalova halkının dikkati çektiğini
belirtmemiz üzerine Termal Kaymakamı Kasım Esen, Cumhuriyet'in sorularını
yanıtladı. Kasım Esen, Termal'deki zemin değişikliğinin 1 hafta önce değil 2
hafta öncesinden görüldüğünü, göz tedavisinin yapıldığı ve göz suyu çeşmesinin
hemen yanındaki zeminden yeni bir sıcak kaynak suyunun ortaya çıktığını belirterek
şöyle konuştu: ''Kaymakamlığımıza bu ihbar 2 Ağustos günü ulaştı. Aynı gün
buraya gittiğimizde bu kaynak suyunun farklı olduğunu saptadık. Zeminde
değişiklikler göze çarptı. Aynı gün Yalova Valisi Sayın Nihat Özgöl 'e durumu
bildirdim. Buradaki doğal gelişimi, Termal Kaymakamlığı ve Yalova Valiliği ile
birlikte tutanaklarla tespit ettik.''
Termal Kaplıcaları'ndaki bu
gelişmeyi derhal yazılı bir şekilde Sağlık Bakanlığı'na ve Turban Genel
Müdürlüğü'ne ilettiklerini açıklayan Kasım Esen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Termal Kaplıcaları'nda jeolojik araştırmanın yapılmasını Sağlık Bakanlığı'na
ve Turban'a bildirdik. Çünkü bu bölge, birinci derecede Turban'a ve Sağlık
Bakanlığı'na aittir. Yazımızı gönderdikten sonra buradaki değişim gözle görülür
bir şekilde gelişiyordu. Gönderdiğimiz yazının takipçisi olduk. Sağlık
Bakanlığı da yazımız üzerine İTÜ'ye başvurarak burada inceleme yapılmasını
istemiş.''
Termal Kaymakamlığı ve Yalova
Valiliği'nin göndermiş olduğu inceleme raporuna cevap olarak deprem gününe
kadar kendilerine yazılı cevap gelmediğini belirten Kasım Esen, şöyle konuştu:
''Telefonla Sağlık Bakanlığı ve Turban'la iletişim kurduk. Bakanlığın İTÜ'ye
başvurduğunu ve İTÜ'den bir heyetin 17 Ağustos günü Termal'e gelerek gerekli
araştırma ve incelemeyi yapacağını öğrendik. Ancak deprem heyetten önce
geldi.''
Görüşüm: Demek ki, devlet daireleri
arasında koordinasyon ve iletişim daha hızlı olsa, deprem önceden anlaşılarak,
uyarıda bulunulabilir ve can kaybı azaltılabilirdi .
Afetin gelişi sulardan anlaşılıyor
İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya
Bilimleri Enstitüsü öğretim görevlisi jeolog ve jeofizikçi Prof. Dr. Aykut
Barka, geçmişte hiçbir değişime uğramamış ama birden bire sıcaklığı artan
sulardaki farklılıkların hızla incelenmesi gerektiğini söyledi. "Bunu
hemen deprem geliyor diye değerlendirmek zordur" diyen Prof. Barka, doğada
depremden önceki değişikleri şöyle sıraladı:
* Kuyularda suların yükselmesi veya alçalması,
* Dip balıklarının yüzeyde dolaşması,
* Yeraltında yaşayan hayvanların hepsinin yüzeye çıkması,
* 30 - 40 senedir belli düzende çalışan termal kaplıcalarda su sıcaklığının birden artması,
* Hayvan davranışlarının anormalleşmesi ve hırçınlaşması,
* Yeraltından çıkan radon gazının suya karışımı ve suyun değişmesi,
* Teknik aktivitenin belirli yerde artması.
* Dip balıklarının yüzeyde dolaşması,
* Yeraltında yaşayan hayvanların hepsinin yüzeye çıkması,
* 30 - 40 senedir belli düzende çalışan termal kaplıcalarda su sıcaklığının birden artması,
* Hayvan davranışlarının anormalleşmesi ve hırçınlaşması,
* Yeraltından çıkan radon gazının suya karışımı ve suyun değişmesi,
* Teknik aktivitenin belirli yerde artması.
Barka sözlerini şöyle sürdürdü:
"1992'deki Erzincan depreminde de böyle birşey oldu. Birbirine çok yakın
kaynaklarda birbirinden farklı sular çıktığı saptanmış. O sularda da bozulma ve karışma olduğunu içeren bilgiler depremden bir ay önce Maden Teknik Araştırma'ya (MTA) bildirilmiş. Ancak MTA'ya yazı gidene kadar 13 Mart'ta da Erzincan'da deprem oldu. Bu tip bilgilerin yazılı değil de direkt üniversitelerde deprem konusunda uzman kişilere bildirilmesi gerekir."
kaynaklarda birbirinden farklı sular çıktığı saptanmış. O sularda da bozulma ve karışma olduğunu içeren bilgiler depremden bir ay önce Maden Teknik Araştırma'ya (MTA) bildirilmiş. Ancak MTA'ya yazı gidene kadar 13 Mart'ta da Erzincan'da deprem oldu. Bu tip bilgilerin yazılı değil de direkt üniversitelerde deprem konusunda uzman kişilere bildirilmesi gerekir."
Gökyüzündeki parlak ışığın deprem
sırasında ve sonrasında da görülebileceğini söyleyen Barka"Depremden sonra
deniz suyunun ısınması da doğaldır. Deniz dibindeki termal aktivite belki
oradan çıktı. Kuruyan bir su kaynağı da böylesine şiddetli bir depremde başka
bir yerden çıkabilir" dedi.
Görüşüm: Burada da aynı şey aklıma
geliyor; demek ki, devlet daireleri arasında koordinasyon ve iletişim daha
hızlı olsa, deprem önceden anlaşılarak, uyarıda bulunulabilir ve can kaybı
azaltılabilirdi .
Ataköy Marina'da ölü balıklar görüldü
(Hürriyet, 29.09.1999)
(Hürriyet, 29.09.1999)
Hürriyet Gazetesi'nin 29.09.1999
tarihli sayısının 33.sayfasında yer alan haberde, Ataköy Marina'da 28.09.1999
günü deniz yüzeyinde binlerce ölü balık görüldüğü belirtildi. Bu durum, çevrede
"Deniz suyu ısınmış, deprem olacak.." dedikodularına ve paniğe neden
oldu..
Ve.. 29.09.1999
günü saat 03:12'de, Merkez üssü Yalova olduğubelirtilen, 4.8 şiddetinde yeni
bir deprem oldu. Bu depremin habercisi, daha önce de olduğu gibi, denizde
görülen balık ölümleri miydi? Ne dersiniz?
Görüşüm: Bu son haberle, inanıyorum
ki; doğaya daha dikkatle bakmak gerekir. Denizde ve karada görülen anormal
durumları medyaya, devlet ilgililerine ve de halka acilen iletmeliyiz. Ben,
Anadolu yakasında çalışıyorum. Ataköy'deki bu anormal durumdan maalesef
haberimiz olmadı. Bu sayfayı okuyanlar, toplum olarak daha hızlı haber akışı
için ellerinden geleni yaparlar ise, olası Istanbul depremini çok daha az
kayıpla atlatabiliriz.
Medya organlarında, hava durumu
gibi, Istanbul'daki deniz suyu sıcaklığı, sabah, öğle, akşam ve gece ölçülmeli
ve günlük seyri hergün kamuoyuna duyurulmalıdır.
17 Ağustos'tan haftalar önce yaşanan bir dizi olağandışı olay
incelendi
Büyük depremin 1026 habercisi
ANKARA (AA) - Japon ve Türk bilim
adamlarının ortak çalışmasında, Türkiye'yi 17 Ağustos gecesi sarsan Marmara
depreminin ilk işaretlerinin, ''günler hatta haftalar öncesinde hayvanlarda,
gökyüzünde, denizde ve bitkilerde görülen sıra dışı olaylarda gözlendiği''
belirtildi.
Osaka Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Motoji İkeya ile Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ülkü Ulusoy 'un, deprem tanıkları arasında gerçekleştirdiği anket sonucu, 450 tanıktan deprem öncesi belirtilere ilişkin 1026 sıra dışı olay derlendi. Prof. Dr. İkeya ile Doç. Dr. Ulusoy'un, ''Deprem Habercisi Olaylar ve Bilimsel Yorumlar'' adını taşıyan ve Türkiye'de bu alandaki ilk çalışmayı oluşturan araştırma, Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı. Buna göre, sıra dışı olayların yüzde 50'si hayvan davranış larında, yüzde 32'si gökyüzü ve hava durumunda, yüzde 10'u deniz ve karada, yüzde 7'si elektrikli cihazlarda, yüzde 2'si ise bitkilerde görüldü. Araştırmaya göre, 7.4 büyüklüğündeki Marmara depremi öncesinde insanlarda, mide bulantısı, ishal, baş dönmesi, sinir bozukluğu ve sıkıntı yaygın olarak görüldü. Deprem öncesi insanlarda görülen diğer sıra dışı belirtiler de şöyle:
''Kalp rahatsızlığı, beyinde ve parmaklardan dirseklere doğru akan elektrik akımı hissi, bitkinlik, kusma, aşırı duygusallık ve histeri, hamile kadınların bebeklerinde hareketlenme, yüksek tansiyon, baş ve beyinde ağrı, diz ağrısı, nedensiz esneme, göz seğirmesi, gece nedensiz yere aniden uyanma, uyuyamama sorunu, aşırı derecede uyuma isteği, iştahsızlık, genizde yanma ve yırtılma hissi, burun kanaması ve üşüme hissi.''
Deprem tanıklarının anlattıklarına göre, sıra dışı olayların büyük çoğunluğu, köpeklerin davranışlarında gözlendi. Bunlar arasında, ''dayanılmaz biçimde uluma, havlama, hazince bir şeyleri kaygı edercesine ağlayarak havlama, huzursuzluk, kümeleşme, yeri dinleme ve gökyüzüne bakma, havlayarak sahibini bina dışına çekiştirme, ortadan kaybolma,'' gibi davranışlar dikkati çekti.
Öte yandan kedilerde, ''çığlık atma, yerinde duramama, telaşlanma ve sahibini ısırma, ortadan kaybolma, kertenkele gibi yerde sürünme'' gibi hareketler gözlenirken atlarda ''kişneme ve dörtnala koşma'' , ineklerde ''böğürme ve saldırganlık'' , farelerde ''vahşileşme'' , yarasalarda ''dinlenmeksizin daireler çizerek uçma ve çığlık atma'' gibi davranışlar belirlendi. Ayrıca, muhabbet kuşlarında ''delice çırpınma ve vahşice çığlık'', martılarda ''bebek gibi çığlık atma'' , kargalarda ''garip biçimde ve durmaksızın ağlama, pencerelere ve arabaların metalik kısımlarına pike yapma'' , leyleklerde ''mevsiminden önce göç etme'' , karınca, örümcek ve kırkayaklarda ''evleri istila etme'' , arılarda ''insanlara saldırarak sokma'' , çekirge ve cırcır böceklerinde ise ''ötmeme'' gibi sıra dışı hareketler gözlendi.
Öte yandan, Marmara depremi öncesinde ve deprem sırasında gökyüzünde anormal ışımalara ilişkin, çoğunluğu İstanbul ve Yalova'da olmak üzere toplam 266 sıra dışı olay bildirildi. Tanıklar, ifadelerinde depremden ''bir haftadan birkaç dakika öncesine kadar'' çeşitli zamanlarda çoğunluğu İstanbul, Yalova, Adapazarı, Kocaeli ve Bursa'da olmak üzere gökyüzünde gördükleri ışımaları şöyle tanımladı:
''Floresan benzeri kırmızı, mavi, yeşil gibi çeşitli renklerde flaş ışımaları'', ''yaklaşık 15 dakika boyunca yanan lamba gibi durgun ışıklar'', ''ışık sağanağı türünden sesli ışımalar'', ''tabaka halinde ışımalar'', ''fay çizgisine paralel uzanan mavi renkli ışımalar'', ''birbirlerine değdiklerinde kıvılcımlar saçan ateş direkleri'', ''gökyüzünden yeryüzüne yönelmiş bir projektör aydınlatmasına benzer yavaşça hareket eden boru biçimindeki ışımalar'', ''yaklaşık 60 santimetre çaplı ateş topları'', ''yıldız patlamasına benzer ani ışık patlamaları.'' Ankete katılan bir tanık ise depremden birkaç gün önce Sedef Adası açıklarında yaptığı dalışta, deniz dibindeki kumun elini yakacak derecede sıcak olduğunu belirtirken birçok tanık da deniz suyu sıcaklığında olağandışı artış hissettiklerini kaydettiler. Deprem öncesi ve sırasında görülen sıra dışı olaylar arasında, yüzde 7 oranıyla elektrikli cihazlardaki bozulmalar da dikkati çekti. Birçok deprem tanığı, deprem öncesinde kuvars saatlerinde akrep ve yelkovanın hızla döndüğünü, ancak deprem sırasında durduğunu belirtirken birçok kişi de depremden birkaç gün önce telsiz, telefon ve radyolarında parazitlenme olduğunu söylediler.
Osaka Üniversitesi Yer ve Uzay Bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Motoji İkeya ile Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ülkü Ulusoy 'un, deprem tanıkları arasında gerçekleştirdiği anket sonucu, 450 tanıktan deprem öncesi belirtilere ilişkin 1026 sıra dışı olay derlendi. Prof. Dr. İkeya ile Doç. Dr. Ulusoy'un, ''Deprem Habercisi Olaylar ve Bilimsel Yorumlar'' adını taşıyan ve Türkiye'de bu alandaki ilk çalışmayı oluşturan araştırma, Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı. Buna göre, sıra dışı olayların yüzde 50'si hayvan davranış larında, yüzde 32'si gökyüzü ve hava durumunda, yüzde 10'u deniz ve karada, yüzde 7'si elektrikli cihazlarda, yüzde 2'si ise bitkilerde görüldü. Araştırmaya göre, 7.4 büyüklüğündeki Marmara depremi öncesinde insanlarda, mide bulantısı, ishal, baş dönmesi, sinir bozukluğu ve sıkıntı yaygın olarak görüldü. Deprem öncesi insanlarda görülen diğer sıra dışı belirtiler de şöyle:
''Kalp rahatsızlığı, beyinde ve parmaklardan dirseklere doğru akan elektrik akımı hissi, bitkinlik, kusma, aşırı duygusallık ve histeri, hamile kadınların bebeklerinde hareketlenme, yüksek tansiyon, baş ve beyinde ağrı, diz ağrısı, nedensiz esneme, göz seğirmesi, gece nedensiz yere aniden uyanma, uyuyamama sorunu, aşırı derecede uyuma isteği, iştahsızlık, genizde yanma ve yırtılma hissi, burun kanaması ve üşüme hissi.''
Deprem tanıklarının anlattıklarına göre, sıra dışı olayların büyük çoğunluğu, köpeklerin davranışlarında gözlendi. Bunlar arasında, ''dayanılmaz biçimde uluma, havlama, hazince bir şeyleri kaygı edercesine ağlayarak havlama, huzursuzluk, kümeleşme, yeri dinleme ve gökyüzüne bakma, havlayarak sahibini bina dışına çekiştirme, ortadan kaybolma,'' gibi davranışlar dikkati çekti.
Öte yandan kedilerde, ''çığlık atma, yerinde duramama, telaşlanma ve sahibini ısırma, ortadan kaybolma, kertenkele gibi yerde sürünme'' gibi hareketler gözlenirken atlarda ''kişneme ve dörtnala koşma'' , ineklerde ''böğürme ve saldırganlık'' , farelerde ''vahşileşme'' , yarasalarda ''dinlenmeksizin daireler çizerek uçma ve çığlık atma'' gibi davranışlar belirlendi. Ayrıca, muhabbet kuşlarında ''delice çırpınma ve vahşice çığlık'', martılarda ''bebek gibi çığlık atma'' , kargalarda ''garip biçimde ve durmaksızın ağlama, pencerelere ve arabaların metalik kısımlarına pike yapma'' , leyleklerde ''mevsiminden önce göç etme'' , karınca, örümcek ve kırkayaklarda ''evleri istila etme'' , arılarda ''insanlara saldırarak sokma'' , çekirge ve cırcır böceklerinde ise ''ötmeme'' gibi sıra dışı hareketler gözlendi.
Öte yandan, Marmara depremi öncesinde ve deprem sırasında gökyüzünde anormal ışımalara ilişkin, çoğunluğu İstanbul ve Yalova'da olmak üzere toplam 266 sıra dışı olay bildirildi. Tanıklar, ifadelerinde depremden ''bir haftadan birkaç dakika öncesine kadar'' çeşitli zamanlarda çoğunluğu İstanbul, Yalova, Adapazarı, Kocaeli ve Bursa'da olmak üzere gökyüzünde gördükleri ışımaları şöyle tanımladı:
''Floresan benzeri kırmızı, mavi, yeşil gibi çeşitli renklerde flaş ışımaları'', ''yaklaşık 15 dakika boyunca yanan lamba gibi durgun ışıklar'', ''ışık sağanağı türünden sesli ışımalar'', ''tabaka halinde ışımalar'', ''fay çizgisine paralel uzanan mavi renkli ışımalar'', ''birbirlerine değdiklerinde kıvılcımlar saçan ateş direkleri'', ''gökyüzünden yeryüzüne yönelmiş bir projektör aydınlatmasına benzer yavaşça hareket eden boru biçimindeki ışımalar'', ''yaklaşık 60 santimetre çaplı ateş topları'', ''yıldız patlamasına benzer ani ışık patlamaları.'' Ankete katılan bir tanık ise depremden birkaç gün önce Sedef Adası açıklarında yaptığı dalışta, deniz dibindeki kumun elini yakacak derecede sıcak olduğunu belirtirken birçok tanık da deniz suyu sıcaklığında olağandışı artış hissettiklerini kaydettiler. Deprem öncesi ve sırasında görülen sıra dışı olaylar arasında, yüzde 7 oranıyla elektrikli cihazlardaki bozulmalar da dikkati çekti. Birçok deprem tanığı, deprem öncesinde kuvars saatlerinde akrep ve yelkovanın hızla döndüğünü, ancak deprem sırasında durduğunu belirtirken birçok kişi de depremden birkaç gün önce telsiz, telefon ve radyolarında parazitlenme olduğunu söylediler.
17 Ağustos Marmara depremi öncesi
ortaya çıkan sıra dışı olayların Kobe depremindekilerle karşılaştırıldığı
araştırmada, her iki deprem öncesi yaşanan olayların tamamının aynı olduğu
ortaya çıktı.
(Cumhuriyet 26.11.2001)
23.03.2002
tarihinde Marmara'da 4.8 büyüklüğünde meydana gelen depremi Karıncalar
hissetti, kuyu suları ısındı
|
|
Prof. Dr. Ercan, önceki gün
Silivri'de sürekli ölçüm yaptıkları kuyu sularında magnezyum ve toplam
sertlik değerlerinde yükseklik tespit ettiklerini söyledi. Kuyu sularının sıcaklığının
da 1 derece arttığını belirten Prof. Dr. Ercan, bunun orta şiddetteki bir
deprem için normal olduğunu vurguladı.
İnternet üzerinde yayın yapan ve
‘‘Kardebil’’ adlı Karınca Davranışları Gözlemi Yöntemiyle Deprem Tahmin
Projesi de 20 Mart'ta girdiği tahmin metninde, Marmara'da 5 gün içinde 5
büyüklüğünde bir deprem olacağı ve depremin İstanbul'a yakın olması halinde
büyüklüğünün düşeceği uyarısında bulunmuştu.
İTÜ bünyesinde yürütülen Deprem Tahmini Projesi'nde (Kayaç Gerginlik İzleme Yöntemi ile Deprem Tahmini Projesi) saat 02.00'de yapılan yorumda da tüm istasyonlarda örüntü değişikliği (normalin dışında kayıt) görüldüğü belirtildi. Depreme en yakın istasyon olan Yeşilköy İstasyonu da 55 dakika önce kaydedilen anomali (normalin dışında kayıt) ile depremi gördü.
(Kaynak: 24.03.2002, Hürriyet)
|
Japonya Ulusal Deprem Enstitüsü, yer
altına döşediği elektrodlar sayesinde, 100 km. uzaktaki depremi
15 saniye önceden bildirdi
Japon Deprem Araştırma ve Önleme Enstitüsü sismologlarından Yukio Fujinawa, deprem başladığı anda ve devreye giren otomatik uyarı ve güvenlik sisteminin başarıyla işlediğini müjdeledi. Tsukaba kentine 100 kilometre uzaktaki Hasaki'de gerçekleşen 4.9 büyüklüğündeki deprem tam 15 saniye önceden belirlendi. Yerin 800 metre altına yerleştirilen elektrodlar sayesinde 15 saniye önce haber verilen depremler, özellikle hareket halindeki trenleri uyararak büyük faciaları önleyecek.
15 saniye önceden bildirdi
Japon Deprem Araştırma ve Önleme Enstitüsü sismologlarından Yukio Fujinawa, deprem başladığı anda ve devreye giren otomatik uyarı ve güvenlik sisteminin başarıyla işlediğini müjdeledi. Tsukaba kentine 100 kilometre uzaktaki Hasaki'de gerçekleşen 4.9 büyüklüğündeki deprem tam 15 saniye önceden belirlendi. Yerin 800 metre altına yerleştirilen elektrodlar sayesinde 15 saniye önce haber verilen depremler, özellikle hareket halindeki trenleri uyararak büyük faciaları önleyecek.
Japonya'nın doğusundaki deprem riski
yüksek 13 bölgeye elektrodlar yerleştiren araştırma ekibi, bu süreyi daha da
öne almaya çalışıyor. (Kaynak: Vatan 11/11/2002)
Kaplıca işletmecisi 13.04.2004 gecesi olan Bolu
depremini 5 saat önceden haber verdi
Düzce'nin Gölyaka İlçesi'ne bağlı
Hamamüstü Köyü'nde kaplıca tesisi işleten Kazım Özgen, depremleri önceden
tahmin ederek TÜBİTAK'a bağlı Marmara Araştırma Merkezi'ni (MAM)
bilgilendirdiğini söyledi
Kazım Özgen, Bolu'da en son dün gece
yaşanan 4.6 şiddetindeki depremi MAM danışmanı Doç.Dr. Sedat İnan'ı telefonla
arayarak 5 saat önceden haber verdiğini belirtti. Doç. Dr. Sedat İnan da, Kazım
Özgen'nin kendilerini aradığını belirterek, MAM'ın deprem tahmini
çalışmalarında yeraltından çıkan radon gazı hareketlerini sürekli izlediğini
bildirdi. Kokusuz bir gaz olan radonun sadece gelişmiş cihazlarla
ölçülebildiğini vurgulayan İnan, Kazım Özgen'in depremden önce kaplıca suyunun
kaynağındaki koku değişikliklerinden şüphelenerek kendisini aradığını ifade
etti. Kaplıca suyunda görünen ve güçlükle fark edilebilen ''koku
değişiklikleri'' hakkında kesin verilere sahip olmadıklarına dikkat çeken İnan,
kükürt dahil değişik ihtimaller üzerinde çalıştıklarını kaydetti.
Kazım Özgen ise sudaki küçük
değişiklikleri hissedebildiğini belirterek, son yaşanan Bolu depremiyle
birlikte İran depremi dahil birçok depremi önceden bildiğini iddia etti.
Özgen, ''Kaplıcadaki suların çamur
nedeniyle renk ve koku değiştirmesi yakın bir bölgede deprem olabilme
ihtimalinin güçlendiriyor. Tahminlerimin en büyük faydasını 12 Kasım Düzce
depreminde gördüm. Şüphelerimi Düzce Valisi ile Gölyaka Kaymakamı ile
defalarca paylaştım ama söylediklerim ciddiye alınmadı. Ben de son çare olarak
köyümdeki evleri boşalttırdım. Depremde köyümdeki 12 ev yerle bir oldu, ancak
hiç bir can kaybı olmadı'' dedi. Özgen, çabaları karşılığında MAM
tarafından verilen ve üzerinde ''Depreme yönelik verdiğiniz yerel katkı ve
destek için teşekkür ederiz'' yazılı bir plaketle ödüllendirildiğini kaydetti.
Kaynak:
http://www.nethaber.com/haber/haberler/0,1082,117221_7,00.html
14/04/2004 15:03
http://www.nethaber.com/haber/haberler/0,1082,117221_7,00.html
14/04/2004 15:03
http://www.angelfire.com/de2/zelzele/sinyal.html#ja
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder